Made with love by

İdilonline
11469
post-template-default,single,single-post,postid-11469,single-format-standard,stockholm-core-2.0.2,select-theme-ver-6.1,ajax_fade,page_not_loaded,side_area_slide_with_content,,qode_menu_center,wpb-js-composer js-comp-ver-6.4.1,vc_responsive
Title Image

Blog tutmaya başladıktan sonra şunu farkettim..insanların sana uyuz olma potansiyelleri..itirazım yok haklı olabilirler..çünkü herhangi bir bilimselliği olmayan tamamen kendi gözlem içgüdü ve düşüncelerim..ama bunu yapan insanlara şunu tavsiye ediyorum..bi konuda oturun sadece o an ne düşündümüz yazın..5 gün sonra okuyun..sizi kimsenin uyarmasına gerek kalmaz..ne kadar saçmaladığınızı,neleri ne kadar doğru yada eğri düşündüğünüzü görürsünüz…düşüncelerini olduğu gibi yazdığında tamamen yargıdan ibaret çünkü..oysa bilinçli hiç bir insan yargılamaz..ama yazı yazmanın bu tarafı var..belli yargılarla yazıyorsunuz..çümkü somutlaştırıyorsunuz herşeyi….yazı keskindir..çünkü bi yargıda bulunmadan yazamassın..yazıyı okurken belkide tüm yazılanlar değil, orada söylenmek istenilen üzerinde durulmalı..kaldıki söz konusu insan gözlemlemek olduğunda en bilimsel şeyler bile kifayetsiz kalabiliyor..ne kadar keskin yazsamda asla tamamı doğrudur demiyorum..ama bu konuda kendime güveniyorum..insanlar çok farklıdır..karakterleri farklıdır..ben genelde olgulara takılıyorum..olguları iyi tayin ederseniz olguların insan üzerinde bıraktığı etki 3 aşağı beş yukarı aynıdır…mesela bi insanı 10 dakika konuşmayla anlayamassınız ama şiddete maruz kaldığını hissederseniz, şiddet olgusunun insan üzerinde bırakacağı etki 3 aşağı 5 yukarı hepimizde aynıdır..bizide şiddete sevk eder..gibi.insan değil olgu üzerinden gitmeyi daha doğru buluyorum..