Made with love by

İdilonline
2616
post-template-default,single,single-post,postid-2616,single-format-standard,stockholm-core-2.0.2,select-theme-ver-6.1,ajax_fade,page_not_loaded,side_area_slide_with_content,,qode_menu_center,wpb-js-composer js-comp-ver-6.4.1,vc_responsive
Title Image

Dedim yaaa size marcel praust okuyorum bu aralar diye…Kayıp zamanın izinde…3 cildini okumak yetiyomuş…Eleştirmenler öyle dedi….daha kitabı bitirmedim…Bitirir bitirmez sevdiğim altını çizdiğim yerleri paylaşacağım..Ama şimdiliz zaatın gerçeklikle ilgili bir paragrafını koyayım didim…
gerçeklik
Gerçeklik, meçhule götürür bizi sadece ve bu yolda pek fazla ilerlememiz mümkün değildir. En iyisi bilmemek, mümkün olduğunca az düşünmek, kıskançlığa en ufak bir somut ayrıntı sunmamaktır. Ne yazık ki, dış dünya olmasa da iç dünyamız bazı olaylar çıkarır karşımıza; tek başıma düşüncelere daldığım zaman bulduğum bazı gerçekler, bazen bana gerçekliğin küçük parçalarını sunuyordu; bu küçük ayrıntılar, tıpkı birer mıknatıs gibi, meçhulün bir parçasını kendilerine çekerler ve o andan itibaren, meçhul bize acı vermeye başlar. Bu tür ufak tefek ayrıntılar, normal olarak bizi çevreleyen havada sürekli olarak uçuşur, insanların çoğu bunları gün boyu soluduğu halde, ne sağlıkları bozulur ne de keyifleri kaçar, ama hastalığa eğimli gerçekliğe yakın bir insan için, yeni acılar yaratabilecek tehlikelerdir her biri.
Marcel Proust