Made with love by

İdilonline
00.25
5156
post-template-default,single,single-post,postid-5156,single-format-standard,stockholm-core-2.0.2,select-theme-ver-6.1,ajax_fade,page_not_loaded,side_area_slide_with_content,,qode_menu_center,wpb-js-composer js-comp-ver-6.4.1,vc_responsive
Title Image

00.25

00.25

Milen Kundera nın “gülünesi aşkları”nı okudum.Adam bütün güzel duyguları bi zevke kurban etmiş:)Yani kitabı çok sevmedim.Ama kundera yazmaktan en çok keyif aldığım kitap bu demiş..Onun üstüne merak ederek okudum..Aşka inancını kaybetmek istiyorsan oku:)Kitaptan alıntı koyayım dedim.
her zaman dürüst biri olduğunu, bununla da gururlandığını biliyorum. ama kendine tek bir soru sor: insan niye gerçeği söylemek zorunda? bizi böyle yapmaya zorlayan ne? sonra içtenliği niçin bir erdem olarak görmemiz gerekiyor? farz et ki, bir balık olduğunu, bizim hepimizin de bir balık olduğunu ileri süren bir deliyle karşılaştın. onunla tartışır mısın? ona yüzgeçlerin olmadığını göstermek için önünde soyunur musun? yüzüne karşı ne düşündüğünü söyler misin? hadi, söyle bana!
ona yalnızca gerçeği, onun hakkında gerçekten düşündüklerini söylersen, bu, bir deliyle ciddi bir tartışmaya girmeye razı olman ve senin de deli olduğun anlamına gelir. çevremizdeki insanlar konusunda da aynı şey söz konusu. gerçeği onların yüzüne karşı söylemekte ısrar edersen, onları cidiye alıyorsun demektir. bu kadar önemsiz bir şeyi ciddiye almak ise insanın tüm ciddiyetini kaybetmesi demek. ben, delileri ciddiye almamak ve kendim de delirmemek için yalan söylemek zorundayım.