Made with love by

İdilonline
elif şafak-pinhan dan kısımlar.(bu arada bence en güzel kitabıdır)
938
post-template-default,single,single-post,postid-938,single-format-standard,stockholm-core-2.0.2,select-theme-ver-6.1,ajax_fade,page_not_loaded,side_area_slide_with_content,,qode_menu_center,wpb-js-composer js-comp-ver-6.4.1,vc_responsive
Title Image

elif şafak-pinhan dan kısımlar.(bu arada bence en güzel kitabıdır)

elif şafak-pinhan dan kısımlar.(bu arada bence en güzel kitabıdır)

“Zifiri bir halka idi toprak,
yıldızlara sığınırdı bazen…” (s.7)
“Korktu. Gidip de varamamaktan değil, varıp da dönüş yollarını kaybetmekten değil, dönüp de geride bıraktıklarını yerlerinde görememekten değil, bir kendini bulmaktan, bulduğundan korkmaktan korktu.” (s.9)
“Görünenle yetinirsen eğer sadece tırtılı bilirsin. Çirkindir ya tırtıl, gönlünü çelmez. Görünenin ötesine geçmek istersen eğer, aradan örtüğü kaldırıp da gönül gözü ile bakarsan kelebeği bulursun karşında. Güzeldir ya kelebek, gönlün ona akar. Lakin gönül gözünle görürsen eğer, kelebeğe değil tırtıla sevdalanırsın.” (s.22)
“Bak bu gayb alemine, bir kendini gör. Bak kendine, cümle mahlukatın özünü gör. Devri tamam olan gelir, devri tamam da gider. Gelen, gidende saklıdır; giden de gelende saklıdır.” (s.22)
“İnsanları uzaktan seyrederken, onlara her zamankinden yakın olabilirsin.” (s.40)
“Göz pınarlarındabir patırtı, bir koşuşturma, bir isyan…” (s.42)
“Uzun uzun dostunun yüzündeki derin çizgilere baktı. Orada kendine bir geçit, bir yol aradı. Bulamadı.” (s.44)
“İnsan bazen ağır ağır, kademe kademe görür. Bir resmin eteklerindeki ayrıntılardan başlar görmeye ve orda burda yalpalayan, kıvrılan bakışları usul usul varır resmin merkezine.” (s.57)
“Sen kendini küçük zannedersin. Halbuki en büyük alem sende toplanmıştır. Bir tek nokta, en ince fırçanın ucuyla suya bırakılan minnacık bir nokta, olur sana umman u derya. Yayılır, kıvrılır, lamelif misali dolanır. Katreyiz alemde, lakin unutma ki tek bir nokta, tekmil sırları içinde barındırır.” (s.60)
“Bu kitap okunmuyor; o, insanın içini okuyordu. İnsan onunla kendini okuyordu.
Onun durgun çehresinden süzülen ziya tufanlarını, sayfalarının arasından yayılan mest edici kokularını ve kelimelerinin ardına saklanan hüznünü kendinden bir parça bellemişti.” (s.124)
“Nevres’in gözleri ağzı mühürlü bir mektup idi; kimsenin, kime yazıldığını bilmek istemediği.” (s.168)
“Su ne kadar vefakar ve kudretli ise, zaman da o kadar riyakar ve acizdi.” (s.170)
“Her rüya bir haritadır aslında. Mecazistan şehrinin haritası. Ve her rüyanın pek çok kapısı vardır.” (s.180)