Made with love by

İdilonline
01.40
3267
post-template-default,single,single-post,postid-3267,single-format-standard,stockholm-core-2.0.2,select-theme-ver-6.1,ajax_fade,page_not_loaded,side_area_slide_with_content,,qode_menu_center,wpb-js-composer js-comp-ver-6.4.1,vc_responsive
Title Image

01.40

01.40

Arkadaşım söyleyince aklıma geldi.”çakal” daha önce izlediğim bi filmdi.Tavsiye eder miyim?bilmem..ben çok sevmemiştim..Ama tabi insanı düşündüren bir tarafı da yok değil.”çocukluk yetişkinliğin subasmanıdır” derim ben hep..Acayip önemli varlıklar..Kimin çocuğu olduğu önemli değil ama ciddi anlamda önemsenmeliler..Bir anne-babanın en büyük görevi çocuğunu iyi tanıyabilmek belkide..İyi gözlemleyebilmek..Bu da ancak vakit geçirmek ve önemsemekle olur..Çünkü her yetiştirme tarzını her çocuğa uygun olmuyor malesef..kimini gece gündüz döversin en ufak bozukluk meydana gelmez, kimini bi fiske vurursun ömür boyu kininden geçilmez..Sonuçta genetik yapı denilen bir faktörde var..her çocuğun ruhsal yapısı bir değil yani..Yoksa her anne fizyolojik ihtyaçları karşılıyor..en iyisini yedirip, giydiriyor..Farkındalık yaratan başka konular..Gözü, gönlü, ruhu asgari düzeyde doyurulmayan çocuk, yetişkin olduğunda, içindeki koca boşluklarla kalıyor..Zengin olduğunda o boşlukların kapanacağına inanıyor..İşte asıl büyük sorun, trilyonların bile onları kaatmaya yetmediğini anladığında başlıyor..amaçsızlık..ölüm isteği..
birçok sorun çocukken tespit edildiğinde tedavisi mümkün..sonradan birer hastalık şeklinde kalıyor üzerinde insanların.
kendime çok kzıyorum neden edebi imla hatalarına uygun özenerek yazmıyorum die, ama o zaman üşengeçliğimden tutamam blog mlog..