Made with love by

İdilonline
1247
post-template-default,single,single-post,postid-1247,single-format-standard,stockholm-core-2.0.2,select-theme-ver-6.1,ajax_fade,page_not_loaded,side_area_slide_with_content,,qode_menu_center,wpb-js-composer js-comp-ver-6.4.1,vc_responsive
Title Image

Nereye gitsem gittiğim benim değil
keder çerçeveliyorum şuramda;
sonra bir Beşiktaş vapuru denize atıyor esmerliğimi
Kuşlar uzaktır sonra
yorgunluktur bulvarlar yine nihavent makamında
Nereye ölsem öldüğüm
benim değil bu panjurlar, bu yollar, iskeleler;
artanım böyle ölüme eksildikçe her sabah,
ruhsatsız namlularda tetikler benim değil
Sonra imansız, imlâsız bir aşkla
o kadın, dürtüyor uykuda:
Sevgimden ve kendimden korkuyorum;
sarıl bana sarıl bana…”
Hep erken salıyorum onu sabahın bozgununa.
Kuşlar uzaktır sonra;
yorgunluktur bulvarlar yine nihavent makamında

YansamYansam yandığım benim mi ?

Artık bir külüm o yıkımlardan
ve kalan dağınık, sevgisiz yataklardan.
yaslıyım, bozgunum, uykusuzum da;
gel iki cehennem olalım günlerin yangınına
ter düşürüp yataklara
KuşlarKuşlar uzaktır sonra,
yorgunluktur bulvarlar yine nihavent makamında



Yılmaz Odabaşı