Made with love by

İdilonline
arayan mevlasını da bulur belasını da
2102
post-template-default,single,single-post,postid-2102,single-format-standard,stockholm-core-2.0.2,select-theme-ver-6.1,ajax_fade,page_not_loaded,side_area_slide_with_content,,qode_menu_center,wpb-js-composer js-comp-ver-6.4.1,vc_responsive
Title Image

arayan mevlasını da bulur belasını da

arayan mevlasını da bulur belasını da

Arkadaşımın yoğun ısrar ve tavsiyesi üzerine aldığım “tanrı yanılgısı” (richard dawkins) adlı kitabı okudum.Bugün ise ataist olduğunu idda eden bir arkadaşmla konu üzerine tam 3 saat konuşmuşuz:)”İdda eden” diyerek çok kabalık etmiş olduğumu düşünmüyorum.Zira sadece iddea:)
Ben hep inançlı bir dindar olmak ne kadar zorsa, ataist olmanında o derece zor olduğuna inanırım.Çünkü insan doğası gereği çok fazla ataizme meyilli değildir.Benim gözümde insanların hangi dine inandıkları onları birbirinden çok farklı kılmaz.Farklı kılan şey, tanrıya inanıp,inanmadıklarıdır.Çünkü bütün dinler asgari müştereklerde birleşir.(iyi insan ol,tanrıya yaklaş, yalan söyleme, v.s..vs…..)Din öğretilir, tanrı öğretilmez hissedilir.Din tartışılabilinir ama tanrının varlığı tartışılamaz.Dini tartışırken , bütün kötü giden şeylerin sorumlusunu din gibi görmekte son derece yanlış kanımca.Zira felsefe hayranı arkadaşım, dinden bu kadar lüzümsuz bir şey gibi bahsederken,aslında felsefenin ,dinin kısır döngüsünü aşıp , insanı sorgulamaya yönelten bir anti tez olduğunu düşünürsek; felsefeyi doğuran şey aslında dinsel dogmalardır.O yüzden felsefeciler dine çok şey borçludurlar:)
Tanrıyı ilk kez liseli yıllarda sorgulamaya başladım.Önce reddediyorsun tabi:)Asi genç.Kimseye ihtiyacın yok.Tanrıyla ne işin olur.Anne-baban arkanda, ekmek elden su gölden, ölüm kavramı bile oturmamış kafana:)
Ama büyüdükçe, yalnızlaştıkça, hep sığınma ihtiyacı duyuyor insan.Çaresizliğinde bir mucize, yardım edecek farklı bir güç arıyor içgüdüsel olarak insan.En yakın arkadaşını sadece işin düştüğünde aramak sormak ne kadar iğrenç geliyorsa sana, bir müddet sonra çaresiz kaldığında sadece tanrım demekte o kadar iğrenç geliyor.Bu duruma düşmemek için hergün kendi çapında bir parça tanrıya yaklaşıyorsun.Gerçekten senden beklediğine inandığın 5 10 davranışı yerine getirmeye çalışarak.Bu hem seni maneviyatan rahatlatıyor hemde boşlukta savrulup durmana engel oluyor.
Sağlam ataistler içinde bu böyle.Onlarında boşlukta savrulduğunu düşünmüyorum.Bunlarda 10000 kişide 1 adet malesef.Çünkü zordur gerçekten.Bunlarda herşeyin mantığını kavrayacak kadar zeki insanlar şüphesiz.
Ama aradada kalmış ataistlere acırım.Yani dili sadece ataistim der.Reddederken dayandığı şeyleri bile bilemez.Sadece reddetmesi gerektiğini öğrenmiştir.Daha doğrusu birileri tarafından öğretilmiştir.Öyleki içindeki inanma güdüsünü sırf ataistim diye başka kavramlarda törpüler.Mesela kimisi emek kutsaldır ben ona inanırım der.Evet kutsaldırda bu senin anladığın anlamdaki bir kutsallık değil.Sapla samanı karıştırma arkadaşımmmmm:)Kimisi başka birşeye..
Kimiside bunu hiç sorgulamaz düşünmez.Onlarda da emin değilim ama şöyle bir davranış gelişebilir.Kardeşim herşey toprak olana kadar.O yüzden ye iç gez toz eğlen….Bencil olmuşsun,adam üzmüşsün v.s v.s önemli değil.Çünkü ne zaman öleceğimiz belli değil ve herşey toprak olana kadar.
Yani konunun özü şu ki,her düşünceye sonuna kadar saygılıyız lakin insanların kendilerini kandırmalarını anlamıyoruz.Ataist olmak o kadar kolay değil diyorum ben sadece.Doğduğunda default olarak gelen inanma isteğini,yani içindeki tanrıyı öldürebilenler ancak ataist sınıfında olanlardır diyorum.İçindeki tanrıyı öldürebilmeyi başarmış insanlarında hemen hemen hepsi ya bilim adamı ya filozof.Yani çokkkkk küçük bir kesim.Arada kalanlar ne yapacağına karar veremeyenler aslında:)