Ay bile güldü bize
Güneşin sıcaklığı sinmiş duvarlara.Gece ışımakta sanki odada.Dönüyor dolanıyor ama uyuyamıyorum.Sıcak tokat gibi çarpıyor yüzüme.Bütün nem avuçlarımda birikmiş.Avuçlarımı açmaya ürküyorum.Sanki heryer su içinde kalacak gibi:)Serap görmeye başlamadan su içmek istiyorum.Dolaba yöneliyorum.Cevizli dondurmayı görünce sudan vazgeçiyorum.Yanında kağıt helva da olsa diyorum.Belki vardır evde bir köşede.Kim bulacak diyorum,üşeniyorum.Kendimi balkona atıyorum.Oturmak üzere olduğum taburede bir güvercin yatıyor.Ne kadar yaklaştıysam korkmadı benden.Uçmaya yeltenmedi hiç.Sanıyorum yaralı.Neyse yatsın bakalım deyip başka bir tabure alıyorum kendime.Kaşıklamaya başlıyorum dondurmamı.Sokak lambasından süzlen ışık,balkon hizasında yükselmiş ağaç yapraklarına vurdukça,yeşilin her tonu balkona loş loş düşmekte.Balkon balkon değil pavyon sanki.Terden yanaklarıma yapışan saçlarım rüzgarı görünce tel tel ayrılıp ,uçuşmaya başlıyor.Daha ayağımdaki çiçekli ,naylon, parmak arası terliklerimden bahsetmedim bile.Ezan hiç bu kadar güzel gelmemişti.Demek ki balkonda dinlemek gerekiyor.Bir tarafta serinlemenin verdiği şuhlukla dondurma yiyen ben,diğer tarafta ezan sesi,ve tam yanımda yatan gamlı bir güvercin.Çok ayrı bir tarafta güvercinin haline bakıp şükreden bir ben ifadesi.Dört metrekareye sığmış şirin bir balkon manzarası kısacası.Şirin dedim çünkü ay tepede hafifçe gülümsemekte .Üzerimize alındık gamlı güvercinle.Zira bizden başka kimsecikler yoktu o saatte etrafta.Saçlarım kuruduğuna ,tenim soğuduğuna göre gidip tekrar yatabilirim.(Boş dondurma kasesini mutfağa götürmeye çok üşendim.Şöyle bir suyada tutmak gerekir.Daha çok işi var bu kasenin)Uyuyamama nedenim zaten sıcak kesin sıcak,yüzüme tokat gibi çarpan da sıcak:)Avuçlarımın terlemesi nemden kesin nemden:)Dondurma desen içimi acayip ferahlattı zaten:)