hekim amca
45 dakika oldu hala bekliyorum.Karşılıksız aşklar gibi,kocaaamaann ama bomboş bir oda içerisinde,heran karısını terketmeye hazır hovarda bir koca gibi iğreti duran bir sandalyede oturmaktayım.Birşeyler yazmak için kağıdı masaya koymak istiyorum.Ama masanın heryeri ıstampaya basılmış mühür lekesi.Kim bilir 30 yıllık masa belkide.Şu eski demir,üzeri kahverengi masalardan.Damga yemiş,dışlanmış,hayatla yapayanlız mücadele vermiş ama hep güçlü durabilmiş insan misali sapasağlam görünmekte,sevgili demir masa.(nazım hikmet’e benzettim nedendir bilinmez:)Kalbi bir erkek tarafından paramparça edilmiş kadın gibi, kenarı kırılmış eski bir vazo masada durmakta.Vazonun içerisinde aşka tövbe etmiş kadınlara yaklaşmaktan korkan erkek tarzında,vazoya değmeden ortada sap gibi durabilmeyi başarmış ,bir demet çiçek yer almakta.Kasvetin griye boyadığı gökyüzü matem dolu bir anneyi anımsatmakta.Pencereden süzülen damlaların çokluğuna bakılırsa acısı daha çok yeni.Bu hüzün dolu atmosferde ben ne misali görünmekteyim?Bütün bunlara bakarak neler var hayatta diye halime şükretmekteyim:)Nihayet teşrifettiler hekim beyler.
Hekim:buyrun şikayetiniz nedir?
ben:ilaç 8 ay kadar önce alrji yapmıştı.Kontrole geldim.
hekim:Evlen birşeyciğin kalmaz.
Ben:İyi ya evlenebilmem için önce cildimin güzelleşmesi lazım:)
hekim:ooovvvv çene kuvvetli boşver evlenip yakma elin oğlunu.HAhaaaaa.
ben:evlilik siz erkekler için tedavi edici.Yemekten tutunda herşeye kadar önünüze geliyor.
hekim:yaa bir kap çorba için senelerce dırdır çekiyoruz.
(sizde dırdır ettirmeyin be.Bu alerjidende sıkıldım zaten)