Made with love by

İdilonline
6491
post-template-default,single,single-post,postid-6491,single-format-standard,stockholm-core-2.0.2,select-theme-ver-6.1,ajax_fade,page_not_loaded,side_area_slide_with_content,,qode_menu_center,wpb-js-composer js-comp-ver-6.4.1,vc_responsive
Title Image

heyemola yayınlarının şehir kitapları diye bir projesi varmış..çocukluğunda yaşadığın yeri kendi gözünden anlatacakmışsın..ayrıntıları uzun uzun yazamicam açın netten okuyun…NEyse bununla ilgili teklif aldım.ama projeyi alırsam tamamlamak zorundayım..valla çok üşeniyorum yoksa ben de bir kitap yazmak isterim…offf…hafta sonuna kadar karar vermek zorundayım…ecük gaz verin bana yaaa…:(
Bu arada yazı yazmak yetenek değildir..cidden …insanlar hep bunu yetenek gibi görürler ama değil..fazla kitap okumak taklitçiliği artırır yada sözcük hazinesini geliştirir..ama asla içinde varolan birşeye müdahale etmez..İnsanlar zannederlerki, aaa bunun edebiyatı kuvvetli ondan etkileyici…hayır o iç dünyasında öyle olduğu için aslında edebiyatı kuvvetli…Yazı yazabilmek düşünebilmektir..cidden..yazı yazmayı beceremeyen insanın düünce sisteminde bir sorun vardır..bir bütünlük sağlayamıyorsur..dağınıktır..taklitçidir..ama özünde gözlemci, duygusal kendini o olaya bırakmış, her insan rahat yazı yazar…net olamk gerekir tabi bir de..ha sözcük hazinesi kıtdır..şık cümleler kurmuyordur o ayrı..o geliştirilebilir…işin o kısmı biraz kendini eğitmeyle ilgili..ama düşünce ve duygularını aktarabilmek o tammen yapı işi…(kendisi anladı demek istediğimi kuzum benim:)Bunun en güzel örneği, doğaçlama ağıt yakan annelerdir…HAlbuki ömründe belki 2 cümle biraraya getirmemiştir..Ama yaşadığı o yoğun ve kararlı duygu onu buna itiyordur…(bunlar benim nacizane düşüncelerim..bakarsınız yüzünüzü kara çıkartırım:)