Made with love by

İdilonline
9616
post-template-default,single,single-post,postid-9616,single-format-standard,stockholm-core-2.0.2,select-theme-ver-6.1,ajax_fade,page_not_loaded,side_area_slide_with_content,,qode_menu_center,wpb-js-composer js-comp-ver-6.4.1,vc_responsive
Title Image

Kafama en zor yerleşen kavram ölüm kavramıydı..İyi hatırlıyorum..İlkokul 4.sınıfta ilk kez din bilgisi dersi alırken ölüm sürekli geçiyordu..Bir türlü kafam almıyordu..Daha ölümü anlamazken birde ahiret kavramı ortaya çıkmıştı..nasıl yani?Biz sonradan canlanacaksak niye ölüyoruz diye babamın beynini yerken, sorularımla kardeşimin öldüğümüz kıyafetlerlemi canlanacakmışız sorusu hatırıma geldi birden..Ulan birde o soru peydah oldu kafama…:)Sonra bu anlayamadığım ölümün peşine bi de ahirete inanmam gerektiğini öğrendim..yoksa cennete gidemeyeceğimi..ya tamam inanacamda kavram kafama oturmuyor ki..Çocukken tam bir başbelasıydın diyor amcamlar..beni görünce kaçıyorlarmış sorularımdan..bitmek bilmez sorularımdan..ulan suçlu benmiyim…anlasam zaten sormam..böyle bölük pörçük bir sürü anım var bu ölüm kavramı üzerine..bir gece annemin hüngürt foşurt amcasını kaybettiği için ağladığını hatırlıyorum..annemi öyle görünce moral vermek istedim demekki..anne o geri canlanacak korkma..canlanmasını bekleyemessen sen ölürsün istediğin zaman görürsün falan diyorum ama kimsenin beni dinlediği iplediği yok tabi..ya arkadaş bak şimdi hatırkadım bide ruh kavramı vardı..ona bişe olmaz dedilerdi ölünce..o ruh neydi nasıl kalırdı bide onu anlayamadım senelerce…hani baiğ olmak diye bir kavram vardır ya…benim için o ölüm kavramınıcidden anladığın andır..dinide felsefeyide soyut diğer ne varsa ancak bunu anladığında anlayabilirsin..benim için öyle..Ölümün ne olduğunu anlayan her birey için gerçek hayat başlamış demektir..Ölümden korkmak ,korkmamak v.s gibi kavramlar belirler insanın yaşam şeklini..Bir ortamda biriyle tanışıyorsun..laf lafı açıyor bir yorum yapıyorsun söylediği birşey üzerine..Halbuki içinde bulunduğu durumu sağlıklı değerlendiremesi bu çok sıradan bir konuya sıradan yorum getiren birini dahiymiş gibi görmesi..İnsanın gelecek kaygısı duymasıyla bir hiç olma kaygısı duyması farklı şeylerdir..Kızın söylediklerinden ortaya çıkan şey tamamen hiç olma korkusu..Bu korku bir kez çöktümmü insanın içine, aynı denizde boğulan insan misali eline geçirdiğine tutunma ihtiyacı duyurur insana.. ..çamurundan çekmiş çıkarmış gibi gelir tutunduğu kişi..bu korkunun yarattığı piskolojiyle hayatındaki bütün ruhunu okşayan güzellikler anlamını yitirir..sadece hiç olmamak için bazı şeyleri garanti altına almaya çalışır insan.Gözü hiçbirşey görmez ..Tek düşündüğü elinden tutacak son şansı yitirmeme çabasıdır kendince….tutunduğun kişi kahramanın gibi gelir…o kişiyi kaybetmek ,sevdiğin birini kaybetmekten farklı bir hissiyat bırakır…yokluğunda bir yanın eksik kalacakmış hissi değilde,yada boşluk gibi,incinmişlik,eşsizlik değilde, sanki boktan çamuruna, bunalımına geri dönecekmiş hissi…bu his insanı karşıdakinin kölesi yapar.hiç bir zaman duygusal olarak istemediğin, ama kaybetmemek için her daim enerji sarfettiğin.ve bunu yaparkende bir türlü anlamlandıramadığın..Sendeki korkunun yarattığı ince çatlağı farkeden insan, bunu derin bir yarığa çevirir .Çünkü kimse aptal değildir..karşıdaki kişi için ne anlama geldiğini,aslen ne kadarlık değeri olduğunu bilir..gücü elinde bulundurmak hoşuna gider geçmiş zamanda incinenlerin..kadın olsun erkek olsun hiç farketmez.Bundandır ellerini tutana kadar herşeyine katlanıp, sonrasındaki tehtitkar tavırları..Bi kere ince çizgiden sızmışlardır..Artık kocaman bir yarıktır yarattıkları…..Duygular ,düşünceler,korkular herşey birbirine girer..bu karmaşada yoğunlaşıp birşey düşünemez olursun..Herşey artık bomboş ve rahattır..Kimseye gönül bağıyla bağlı değilsindir.Sevme sorumluluğundan arınmışsındır…tek hedef artık tutunacağın birinin olduğudur…Her korku insana bedelini ödeyemeyeceği kararlar verdirir.bunlar benim ulvi düşüncelerim..:)bana öyleymiş gibi gelen şeyler..bi uzman dinlese beni belki zırdeli ilan eder…nasıhat etmek istemiyorum ama yazı yazınca böyle görünüyor..belki başka bir stilde yazmalıyım….nasıl oluyo bilmiyorum..bilmiyorum ..ben fazla mantık abidesi değilim..bunun dozu kaçtığında insanın umursadığı tek gerçek herşeyin en negatif hali oluyor…bu korkunun içinde olan insanlar hep ölüm şekillerine kafayı bozuyolar…ama hissettiğim şey bu insanlarda hep nerde nasıl öleceklerinin endişesi..bu piskoloji çok kötü..hayat böyle boşa alınmış vites piskolojisiyle yaşanmaz…yani bence ..benim doğrularrıma göre..yaşarken korkularımız yüzünden zombi olmayalım hemi?birini bulmak çözüm olmayacak korkularına..bide evlatla garantilemek isteyeceksin hayatını yetmeyecek ya ona bişey olursa diye 2.ciyi yapacaksın..derken derken gidecek bu böyle…bunlar hayatın gerçekleri..insanar elbette bunları yaparlar gayet normal şetyler..sevdiğinle,istediğinle doğal olarak yapmakla, korkuya kapılıp eline geçirdiğinle yapmak arasında dağlar kadar fark var onu söylemek istedim..hayattan hiç bir keyif alınmaz böyle…ne bilem belkide gene saçmalıyorumdur…